Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısına katıldı.
Devlet Bahçeli, buradaki konuşmasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bahçeli’nin gündeminde, İsrail’in Gazze saldırıları, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümü ve Ankara Emniyeti’ndeki kumpas iddiaları vardı.
“İran’da yaşanan Allah korusun Türkiye’de de yaşanabilir”
İran’da yaşana helikopter kazasını değerlendiren Bahçeli, “İran’ın başına gelen felaketin Allah korusun ama Türkiye’de de yaşanılabileceğini düşünmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
“Kazanın aydınlatılması zorunludur”
Devlet Bahçeli, İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin hayatını kaybetmesiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
Reisi’yi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopterin kaza geçirmesi, helikopterdeki bulunan herkesin hayatının kaybetmesine küresel ve bölgesel tedirginliğin üst seviyeye tırmanmasına yol açmıştır. Cumhurbaşkanı’na ve diğer siyasi ve devlet insanlarına Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. İlk açıklamalardan anlaşılan helikopterin dağlık arazide kaza yaptığı yönündedir. Kaza mıdır, yoksa sabotaj mıdır? Bilemem. İç yüzünün en kısa sürede açıklığa kavuşturulması ve üzerindeki sis perdesinin aralanması bölgesel barış ve huzur adına zorunluluktur.
“Uluslararası bağımsız soruşturma komisyonu kurulmalı”
İsrail’in iddia edilen kazada rolü, ABD’nin nerede durduğu mutlaka berraklaştırılmalıdır. Bugün İran’ın başına gelen felaketin Allah korusun ama Türkiye’de de yaşanılabileceğini düşünmek bir vehim değil suyu uyutup kendisini ayık tutan mihrakların gerçek niyetlerini az çok yorumlamış olmamızın sonucudur. Uluslararası bağımsız soruşturma komisyonu kurulmalı. FETÖ’cü hainlerin, “Onların reisini aldın, diğerlerinin de reisini yanına al” sözleri aklıma, “İtlerin duası kabul olsaydı, gökten yağan sadece kemik olurdu” sözünü getirdi.
“Soykırımcıların kaçışı ya da kurtuluşu yoktur”
Lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkan satır başları şu şekilde:
Bir zamanlar her adımını ayrı bir hayal ayrı bir hedefle attığımız coğrafyalar, bugünlerde kabus senaryolarının tatbik ve tahlim sahasıdır. Gazze’de masumların kanı hala dökülmektedir. Modern dünyanın gözü önünde çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere sayıları 35 bini aşan sivil ve masum Filistinli kardeşlerimiz soykırım suçunun kurbanı olmuştur. UCM Başsavcısının, İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı’nı insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı müracaatında bulunması caniler için çemberin daraldığını göstermesinin yanı sıra çok önemli bir gelişmedir. Soykırımcıların kaçışı ya da kurtuluşu yoktur.
“Küresel vicdan İsrail’e karşı baskısını artırmalıdır”
Netanyahu’nun güvendiği dağlara kar yağmaktadır. Gazze meselesi Türkiye’nin de meselesidir. Gazze düşerse, milli güvenlik tehditler katlanacaktır. Küresel vicdan İsrail’e karşı baskısını artırmalıdır. Uluslararası toplum ve kuruluşlar ateşkes ortamının tesiri konusunda aralıksız devrede olmalıdır. Durdurulması gereken terör devleti İsrail’dir. Susturulması gereken Siyonist ilkelliktir. İsrail hükümetinde ve toplumunda bir yarılma söz konusudur. Sömürgecilerin kara kutusu bölücü mihraklardır. Anadolu coğrafyası vadedilmiş toprak değil, Türk Milleti’nin varlık hükmüdür. Bedeli şehit kanları ile ödenmiştir.
“Gazze’ye baktığımızda 400 yıllık anılarımızı görüyoruz”
Bu kapsamda çıkaracağımız sonuç şudur. Şayet en küçük ihmal gösterilirse bunun sonuçlarının ağır olacağını tarihsel tecrübeler belgelemektedir. Gazze’ye baktığımızda 400 yıllık anılarımızı görüyoruz. Gazze’ye baktığımız işgali, istilayı, oyunlarla elimizden çekilinip alınan mahzun bir şehrin hüznüne şahit oluyoruz. Filistin davasında tarafsız kalmak milli ve namuslu bir siyaset tercihi olamaz. Gazze’de barış ve huzurun sağlanması 1967 sınırları çevresinde bir Filistin devletinin kurulması bir yandan Orta Doğu’yu bir yandan Türkiye’yi rahatlatacaktır. Çekildiğimiz topraklarda manen ve fikren sonuna kadar varız. İlahi adaletin tecellisine hep birlikte şahitlik edeceğiz.
Irak ziyareti
Çevremizde birbiriyle iç içe geçen olaylar bulunmaktadır. Türkiye’nin Filistin meselesinde gösterdiği duyarlılık, Cumhurbaşkanımızın Irak ziyaretiyle somutlaşan ve iki ülke arasında siyasi ve ticari köprü olacak geniş imkan ve kazanımlarıdır.
6-8 Ekim davası kararları
6-8 Ekim 2014’te 37 kişinin ölümüne yol açan isyanın azılı faillerinin hüküm almaları, hukuk devletinin gereğidir. İşlenmiş bir suç kimsenin yanına kalmayacaktır. Bu ülkenin havasını soluyup ekmeğini yiyenler ihanetlerinin hukuki faturasına da katlanmalıdır. Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatma davasını niçin sürüncemede bırakmaktadır. HDP bugün değilse ne zaman kapatılacaktır? DEM’in Türkiye’ye kastetmesinin hesabı ne zaman sorulacaktır? Bay Zühtü’nün gitmesinden sonra AYM’nin elini tutan sanıyorum kalmamıştır. O halde bu iş bitmelidir.
“HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır”
HDP ve devamı sözde parti kapatılmalıdır. DEM eş başkanları mahkeme kararını tanımadıklarını açıklıyorlar. 42 yıl ceza alan terörist Demirtaş da bir ara sizin gibi atıp tutuyordu. Devletin birliği ve bütünlüğünü bozma amacında olanların hepsine sıra inşallah gelecek. Menfur emellerin sonu yoktur. 16 yaşındaki evladımız Yasin Börü’yü ve nice masum insanımızı katledenlere, ayaklanma çağrısı yapanlara sahip çıkanlar aynı suçun tarafındadır.
Emniyetteki kumpas iddiaları
Emniyet ve yargı içine yuvalanmış FETÖ benzeri oluşumların kumpas hazırlıkları deşifre edilerek alayı birden yakayı ele vermiştir. Görünen kısım kadar görünmeyen kamufle figüranların olduğunu da göz önüne alıp devlete sızma ihtimalini değerlendirmek lazımdır. Mesele kaba şekil vermektir. Mesele zamanın akışına kapılmak değil, istikamet çizmektir. Türkiye Cumhuriyeti de bu kudrettedir.
“Özgür Bey’e soruyorum. İmralı’daki caninin serbest bırakılmasını istiyor musunuz”
CHP yönetiminin 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili mahkeme kararına ‘Siyasi’ demesi rezaletin ta kendisidir. Türkiye’yi Cumhurbaşkanımızın değil de başkalarının yönettiğini iddia eden Özgür Bey’e soruyorum. İmralı’daki caninin serbest bırakılmasını istiyor musunuz? Cezalar hukuksuz ise size göre hukuk nedir? Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez organlarıdır. Partilerin faaliyetleri ve kararları Anayasa’daki amir hükümlere aykırı olamayacaktır. Suç ve suçluyu övmek siyasetin değil doğrudan doğruya hukukun konusudur. Düşmana meze olmaktan rahatsızlık duymayan partilere demokraside yer olmamalıdır.
GÜNDEM
10 Aralık 2024SPOR
10 Aralık 2024GÜNDEM
10 Aralık 2024SPOR
10 Aralık 2024SPOR
10 Aralık 2024GÜNDEM
10 Aralık 2024GÜNDEM
10 Aralık 2024